BLOG

Sorunlu İlişkiler Ve Çözümleri

Çağın kronik hastalığı diyebileceğim kadar ciddi bir konu içeriği ile yeni bir sohbete başlıyoruz. İşte sorularımız, sorunlarımız ve çözümleri içerikli bölüm başlıyor. Yüzleşmeye hazır mısınız?

*Neden ilişkilerimiz sürmüyor?

*Neden doğru ilişki gelip beni bulmuyor?

*Ben neden ilişkilerimde başarısızım?

*Ne yapsam beni daha çok sever?

*Nasıl vazgeçilmez olabilirim?

*Neden kendimi doğru anlatamıyorum?

*İlişkiyi uzun süre sürdürebilmenin formülleri nelerdir?

Yazdığım soruların dışında kendinizce birçok ilişkilere dair sorular soruyorsunuzdur. Aklıma gelenleri paylaştım. Madde madde açıklayalım.

1- Herkes kendini mükemmel zannediyor. Kimse kendi kusurlarını keşfetme derdinde değil ve daima karşı tarafta koz elde edebileceği; kusur, hasar arıyor. Kendi vicdan aynalarına bakmıyorlar. Başkalarının kusurlarına büyüteçle yaklaşırken, kendi yaşam aynamıza bakmaktan vazgeçmemeliyiz.

2- Herkes ilişkiye dair yapıcı hamleyi karşı taraftan bekliyor. Anlaşılmak istiyor, anlamakla ilgilenmiyor. Özlenmek istiyor ama özlediğini kolayca söylemek istemiyor. Sevilmek istiyor ama sevdiğini kolayca dillendirmek istemiyor. Benim için ne yapacak, diye düşünürken kendisinin yapmak istediklerini erteliyor, yok sayıyor, kendisini saklıyor.

3- Özgürlük, her insan için vazgeçilmez bir durum. Bencil kimlikler, özgürlüğü engellensin istemiyor ama özgürlük kısıtlıyor. Hayatta bir sürü seçenek insan var ve özgürce her birini deneyimlemeyi hayal ederken, birine bağımlı zaman kaybetmek istemiyor ama sadakat istiyor.

4- İlişki iki farklı hayatın birleşmesinden oluşan yeni bir hayat stilidir. Bu önemli iki farklı hayatın varlığı da yok sayılamaz, değersizleştirilemez ve değiştirilemez. Maalesef insanlar bir oldukları hayatın içinde önceleri ilgisini çeken hatta partnerini beğenmesine sebep olan kişisel hayatını değiştirme, yok sayma gibi hatalara düşüyor. Kendilerine ait hayatın tüm hayatlardan daha doğru olduğuna dair oluşan haksız algılarıyla partnerine kendi istediği hayatı yaşatmak istiyor hatta bazen bunu hırs hâline getiriyor.

5- “El Âlem Cumhuriyeti” mensuplarına; yani dost, akran, aile gibi kimliklerin zihinlerine tabi olup başka insanların ilişkilerini yönetmelerine izin veriyor. Sorunlarını birinci derecede konunun muhatabıyla değil, etraftakilerle konuşup çözmeye çalışıyor.

6- Zarar görmeyi yüksek olasılık gören, geçmiş yarası olan kişi, zihnindeki partneriyle ilgili oluşturduğu olumsuz düşünceleri onaylatıp haklı çıkma arzusundan sıyrılmadığı için daima kirli bir atak bekliyor hatta haklı çıktığını kısa yoldan netleştirmek için mevzu yaratıp kışkırtıyor. Kısaca huzuru kaçırmanın bir yolunu mutlaka buluyor. Bazı insanlar huzur yerine huzursuzluklardan ve didişmelerinden güç alır, tatmin olurlar. Bu tatmin duygusunu yüksek seviyede yaşayan, kendisi gibi bir partnerle hayatı zindan etmenin zevkini yaşarlar. Hayat zor değildir. Bazen insanlar hayatı zorlaştırmayı severler.

7- Eski sevgilinizden olma silahlar ve kalkanla yeni ilişkinizin karşısına dikiliyorsunuz. Ne öğrendiyseniz uygulamak, acı çektiyseniz acıtmak, yandıysanız yakmak istiyorsunuz. Nedense yaşanan güzel şeylerin tekrarını yaşatmak istemeyiz. İyileri değil, kötü anıları önemseriz. Ne acı… Unuttuğunuz bir şey var bu arada. Partnerinizin de geçmişinden getirdiği silahları ve kalkanı var. Bilginize.

8- Aynadaki bilinen hâllerinin dışında başka biri olma çabasında olan insanlar partnerlerine duymak, görmek istedikleri gibi davranırlar ilişkinin ilk zamanlarında. İlişki yaşadıkları kişiler ise hayal ettiği kişiyle müthiş bir aşk yaşadıklarına inanırlar. Maskeli ilişki modelidir bu. Menfaatlerin örtüşmediği ilk anda ya da ilişki eskidiğinde maskeler düşer ve gerçek kimlikler karşılaşır. Bu karşılaşma ilk aşk kokulu karşılaşma gibi olmayacak aksine oldukça yıpratıcı, yıkıcı bir etki bırakacaktır. “Şapka düştü, kel göründü,“ derler, bilirsiniz. Kendin olmadığın sürece kendi ilişkini yaşayamazsın, unutma.

9- Sevildiğinize, beğenildiğine, arzulandığınıza şahit olmak müthiş bir tatmin yaratacaktır ancak bunları tam anlamıyla hissetmeden karşı tarafa bir gizem yüklemeniz, aslında o da beni seviyor, önemsiyor, diye kendinizi kandırmanız, emin olmadığınız bir ilişkiye sahip çıkma çabanız size hata yaptırır. Üstelik Tanrı’nın hediyesi zamanınızdan çalar, hayata haksızlık etmiş olursunuz. Bu ve benzer hatalar yüzünden ilişkileriniz sürmüyor. Peki, ne gibi önlemler almalıyız? Nasıl davranmalıyız?

YAPILMASI GEREKENLER

• Kendinizi duymak, görmek, hissetmek istediklerinize odaklamayın. İlişkinin içinde gerçekten hissettiklerinize, dikkatinizi çeken hoşnut olmadığınız şeylere odaklanın ki rüyanız kâbusa dönüşmesin.

 • Kimsenin lütuf gördüğü sevgisinin öznesi olmayın. Daima meşgul olduğunu söyleyen, kendi tercihleriyle oluşturduğu yaşam önceliklerinden sonra sizi en son özne olarak hatırlayıp zaman ayıran, üstelik bu ayırdığı zamanı size bir lütuf gören birinin hayatında yoksunuz. Yokluğunuzda yoksun olmayan birinin yüreğinde yoksunuz. Kendinizi kandırmayın.

 • Birilerinin ilgisiyle parıldamaya alışırsanız, ilgisizliğiyle yüreğinizi karartırsınız. Kendinizi sevin. Kendinizle ilgilenin. Kimse için hayatınızı değiştirmeniz gerekmez. Hayatınızda ortak paylaşılacak alanlar yaratmanız yeterlidir.

 • Sadece arada sırada uğranan ama sevilen bir mekân muamelesi görüyorsanız, müdaviminiz olmayan birinin uğrak yeri olmayın. Siz kimsenin nöbetçi eczanesi değilsiniz.

 • Bakışlarından aşk taşınmış olan sevgilinizin gözlerine dikkatli baktığınızda ya neden baktığınızı sorar ya da gözlerini kaçırır. İlişkinizin ilk zamanlarından bahsetmiyorum. Bazı insanlar çekingendir, direkt göz temasından çekinirler ama ilişkiniz yol aldıktan ve paylaşımlarınız arttıktan sonra Nazan Arısoy 332 göz teması başlar. Uzun süreli ilişkilerde sorunlar başladıktan sonra sizinle göz teması kurmaktan kaçan sevgilinize karşı dikkatli olun, diyebilirim. Sizin gözleriniz onun aynasıdır. Gözleriniz suçunu yüzüne vurur. Bu huzursuzluk hâlinin nedeni yakalanmış olmaktandır. Zihin mekanizmaları tartışmak üzerine çalışır. İlgisizlikten de, ilgiden de şikâyetçidir. “Ne yapsam olmuyor!” diyorsanız bilin ki aslında ilişki olmamıştır. Olgunlaşmadan çürüyen bir meyve gibi ne yapsanız işe yaramayacaktır. Ne yapmalıyım diye soruyorsanız, artık hiçbir şey yapmadan gitme vaktidir çünkü huzurlu, doğru bir ilişkide olduğunuz gibi olmanız yeterlidir. Başka bir çabaya gerek yoktur.

• Sizi bütününüzle kabul etmeyen insanların hayatınızda bir süreliğine dekor olursunuz. Ezgisinden hoşlandığı bir şarkı, tadını beğendiği bir yemek, ortamını sevdiği bir mekân olursunuz. Sıkıldığında çok da içine yerleştirmediği, ucundan tutmanıza izin verdiği yüreğinden çıkartıp atar sizi. Bu yüzden, size kusurmuş gibi hayatınızda sahip olduklarınızı hatırlatan, eleştiren, keşke böyle olmasaydı, diyen insanlardan uzak durun. Onlar tutku kirine bulaşmış, tüketim amaçlı ilişkilerin acımasız patronlarıdır. Siz iki dudak arası bir karardan yıkılmadan önce, huzurlu olmadığınız yerde durmaktan vazgeçin. Zemin kayganlaşmadan uzaklaşın.

 • Her yeni kişinin üzerinde geçmiş yara izi vardır unutmayın. Siz geçmiş silahlarınızla yeni sevgilinize saldırırken, karşınızdaki de boş değildir. Unutmayın. Geçmişten alacaklı, gelecekten beklentili olmadığınız ilişki doğru ilişkidir.

• Bedenen ve yaşayış olarak beğendiğiniz insanları hızlı tüketim mantığıyla kolayca hayatınıza almayın. İlişkiyi sadece tutkusal açıdan değerlendirmeyin. Sosyalleşirken, yalnız kaldığınızda da onunla olmak istiyor musunuz, kendinize sorun. Kendinize dürüst olun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.